• Hoş geldiniz,

    Yeni bir iş ağı olan Endüstri Forum’a ÜCRETSİZ üye olarak değerli paylaşımlarınızı buradan da yaparsanız, akışta kaybolmaz ve sürekli okunur.

    Ücretsiz üye olmak için tıklayın...

Tedarik Zincirinde Süreklilik

COVID19 dönemi bize gösterdi ki, tedarik zinciri böyle küresel olaylarla kırılabiliyor. Son 3 ay içinde birbirine benzer o kadar çok webinar yapıldı, o kadar çok yazı yazıldı ki artık aklımıza kazındı.

Ben diyorum ki, proaktif olan Tedarik Zinciri Yöneticileri olarak zaten alternatif kaynaklara her zaman sahip olmamız gerektiğini biliyorduk. Bu her sektörde ve ne olursa olsun geçerlidir. Ne olursa olsun bunu sağlamamız şarttır. Darboğazlarınız olmasa bile (ki böyle bir şirket yok), böyle küresel bir olay, herşeyinizi darboğaza dönüştürebilir.

Peki tedarik zincirinde sürekliliğe hangi açıdan bakacağız?

A) Satınalma (Tedarikçiler)
B) Satış (Diğer müşteriler veya farklı rotalar)
C) Hizmet sağlayıcılar (Nakliye şirketleri)
D) Personelleriniz
E) Hepsi

Cevabı hepimiz biliyoruz. Gelin birlikte analiz edelim.

Satınalma Departmanları şirketin maliyetlerini yöneten departmanlardır. Pazarlık yaparsınız, tedarikçinizi ikna edersiniz, stratejik ortağınızsa kazan-kazan yöntemiyle yaklaşırsınız, böylece şirketin kaynağını çok harcarsınız veya az harcarsınız. Murat Erdal hocamızın da dediği gibi alırken kazanan/kazandıran bir departmandır. Tedarikçilerimizi, “kâr marjı-tedarik riski matrisi”ne göre sınıflandırırsak şöyle bir soru geliyor aklıma: Düşük risk-yüksek kâr sınıfına giren tedarikçilerin (kaldıraç tedarikçileri) malzemelerine nasıl indirim yaptıracağız? Bilirsiniz ki bu sınıfa giren tedarikçilere alım gücümüzü kullanarak indirim yaptırabilir ve bizden sağladıkları kâr marjlarını biraz da olsa düşürüp kendi şirketimize tasarruf sağlatabiliriz. Bu yüzden onların adı kaldıraç tedarikçileridir. Yani bu tedarikçilerden yüksek hacimlerde hammadde satın almamız gerekir. Önlem: aynı hammaddenin farklı tedarikçilerini bulmak ve onaylı tedarikçiler listemize almak. Hatta COVID19 dönemi bize şunu gösterdi, eğer ithalat yapıyorsak dünyanın farklı bölgelerinden tedarikçiler bulmak. Çünkü pandemi merkezi Çin iken Avrupa’da sıkıntı yoktu. Şimdi Avrupa merkez iken Çin ayağa kalkmış durumda. Tabi farklı bölgelerden farklı tedarikçiler bulmak demek, kaldıraç tedarikçilerinize uygulayacağınız gücünüz bölünür demek. Mesela geçen sene Çin’deki kaldıraç tedarikçinize “senden 1000 kg malzeme alacağım, indirim yap” dediyseniz, bu sene 500 Kg’ye kadar düşebilirsiniz. Aynı şekilde Avrupa’daki tedarikçinizle anlaşırken de 500 Kg hakkında konuşacaksınız. Ne olacak hemen söyleyeyim: Çin’deki tedarikçiniz geçen seneki kadar indirim yapmayacak. Bir kere bundan dolayı birim maliyetiniz artacak. Avrupa zaten Çin’e göre pahalı (genelde), ayrıca 1000 Kg alım gücünüz yerine, mecbur bunlara da 500 Kg alım gücünüzü kullanabileceksiniz. Bir kere de bundan dolayı birim maliyetiniz artacak. Şirketler tasarruf da tasarruf diye söylenip dururken, yukarıda bahsettiğim, uygulayabileceğiniz toplam güç, bu iki tedarikçi arasında bölünecek. Yıl içinde bu 2 tedarikçiden de parça parça alımlar yapmalıyız ki alıcı olarak kendimizi unutturmamalıyız. Tabi alıcı-satıcı ilişkileri için de bu geçerlidir. (Satış kısmında buna bir örnek de vereceğim). Şirketiniz artık buradan, eskisi kadar tasarruf edemeyecek. Bunu cebe atın.

Satış kısmına geçmeden önce, satınalma kısmında bahsettiğim örneği size anlatayım. Bir müşterim vardı, en son 3 yıl önce benden ürün almış. Başka bir müşterim vardı, en son 5 yıl önce bizden ürün almış. Şubat ayında bana ulaştılar. Fiyat ve tedarik süresi sordular. Malesef fabrikam temelli kapanacağı için yardımcı olamayacağımı söyledim. “Aman yapma, aman etme” nidaları çektiler. 3-5 yıldır neredeydin? Hep başkasından satın aldın. Başın sıkışınca mı bana geldin? İşte bu gibi durumlar için tedarikçilerimize arada bir kendimizi hatırlatmamız gerekiyor. Üretim planlarına bizim için bir tolerans eklemelerini sağlamamız gerekiyor. (Veya kesin anlaşırsak üretim planına direkt olarak eklemelerini sağlamak da diyebiliriz).

İtalya ve Fransa’yı düşünelim. Müşteriniz orada ve COVID19’dan dolayı fabrikasını açamıyor. Dolayısıyla sizden hammadde alamıyor. Çok çok büyük bir olasılıkla onlar da bu krizden sağlam çıkacaklar ama oldu da çıkamadılar diyelim. Ürettiğinizi alamayacaklar. Dolayısıyla uygun müşterilere kapınızı kapatmamanız gerekir (Bu tabiki uygun endüstriler için geçerli olan birşey). Belki yabancı rakipleriniz krizin içindeyken siz o müşterilerinize ilaç gibi geleceksiniz. Farklı rotalar bulamazsanız buradan da zarar edeceksiniz.

Nakliye şirketleri? Mart ayının sonunda, sevkiyatım için lojistik hizmet sağlayıcımla görüştüm. Sevkiyattan 1 hafta önce 2 araç randevusu aldım. Krizin gelebileceğini öngörerek kendisinden teyid istedim. “Olur, 2 aracı da göndereceğim” dedi. Yükleme günü geldi. Sabah erkenden talep etmemize rağmen 1 araç öğlen geldi. Bahanelerden ve nakliye şirketinin iç sorunlarından bahsetmeyeceğim. 2.aracın gelmeyeceğini söylediler. Tabi yarım saatlik ikna süreci sonunda 2.aracı da fabrikama getirttim. Bu nakliye firması, dünya çapında bilinen tanınan bir firma. Daha önce, bu firmayla böyle birşeyi hiç yaşamamıştım. Hadi biraz empati yapalım. Türkiye’de COVID19 dalgasının yeni başladığı günlerdi. Yurtdışına sevkiyat yapan şoförler, geri döndüğünde 14 gün karantinada kalmak zorundaydı. Dolayısıyla şoför kıtlığı başlamıştı. Bu sıkıntı da bu yüzden yaşandı. Bana rezerve edilen şoför, başka bir sevkiyata gönderilmişti. Elbette ben başka bir tedarikçiden araç talep edebilirdim ama nakliyemin o gün içinde gerçekleşmesi gerekiyordu. Aynı gün içinde araç ayarlamam, hele ki bu dönemde mümkün değil. Tabi bir de benim söylemek istemediğim şirket içi dinamiklerim var. Onun da etkisi çok büyük.

Nakliye şirketleri ile ilgili bir diğer örnek de şu. Yoğun olarak Çin’de faaliyet gösteren ama global çalışan bir nakliye şirketinde İş Geliştirme Müdürü arkadaşımla görüştüm. Pandemi döneminde lojistiği nasıl sağladıklarını, mevcut müşterileri nasıl mutsuz etmediklerini sordum. Bazı ülkelere tırların giremediğini ancak farklı rotalar üzerinden tedarikçi-müşteri bağını koparmadıklarını açıkladı. Mesela Çin-Avrupa arası ticarette Ocak’tan beri Türkiye’den transit geçmiyoruz da Rusya’dan geçiyoruz demişti.

Personellerinize gelirsek, birçok işi tek bir personele yükleyen firmalara seslenmek isterim. O personeliniz gerçekten hasta olursa, karantinaya alınırsa, bir sebepten şirketin işine odaklanamazsa o pozisyonla ilgili hiçbir işinizi yürütemezsiniz. Uzun zamandır o işi onlar yürüttüğü için yöneticiler de o görevler konusunda hamlaşmış/körelmiş/yavaşlamış olacaklar. Dolayısıyla tüm işleri 1 personele yüklemek pek de mantıklı değil. Çok zor durumdaysanız ve bunu yapmanız gerekiyorsa da, o 1 kişinin işlerini başka 1 kişi daha bilmeli.

Tüm yazının özeti, TEDARİK ZİNCİRİ SÜREKLİLİĞİNİ SAĞLAMAK İÇİN YEDEKLİ ÇALIŞMAK ZORUNDASINIZ, PROAKTİF OLMAK ZORUNDASINIZ, GEREKİRSE PARANOYAK OLMAK ZORUNDASINIZ. Tasarruf projelerinizden biraz kısmak zorundasınız. Yoksa bunun gibi durumlarda yine aynı zorlukları çekeceksiniz.

Cevap E. Teşekkür ederim.

Not: Bu makale, Satınalma Dergisi - Mayıs 2020 sayısında yayınlanmıştır.
 
Son güncelleme:
Top